Kaş’ta Gezilecek Yerler
Akdeniz’in en güzel beldelerinden biri olarak kabul edilen Kaş, ziyaretçilerine unutulmaz bir tatil deneyimi yaşatmak adına gereken her şeye sahip. Bu muhteşem bölgede tatil yaparken, birbirinden güzel plajlarda denize girebilir, aynı zamanda kendinizi doğanın kollarına bırakarak huzur bulabilirsiniz.
Her şeyiyle bambaşka bir deneyim yaşatan Kaş’ta tatil yapmanın en iyi yolu kiralık villalardan geçiyor. Kaş kiralık villaları sayesinde, gün boyunca bu eşsiz bölgeyi keşfedebilir, her gün farklı koylarda denize girebilir, akşamları da özel havuzlu villanızda yorgunluk atabilirsiniz.
Kaş, her ne kadar denizi ve plajları ile ünlü olsa da aslında ziyaretçilerine sunduğu daha çok şey var. Bu bölgede tatil yaparken, mutlaka görmeniz gereken en güzel yerleri sizler için listeledik!
Doğanın Gizli Hazinesi: Kaputaş Plajı
Kaputaş, bölgenin en popüler plajlarından biri olarak görülüyor. Tam bir doğa harikası olan bu plajda, iki dağın arasında, muhteşem bir atmosferde denize girebilmek mümkün. Bölgeye giden herkesin mutlaka ziyaret etmesi gereken yerlerin başında gelen Kaputaş Plajı, Kaş’tan yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Kendi aracınız ile kısa sürede ulaşabileceğiniz gibi dilerseniz toplu taşıma araçlarıyla da plajı ziyaret edebilirsiniz.
165 basamaktan oluşan bir merdivenden indikten sonra plaja ulaşıyorsunuz. Plaj, sürekli olarak kaynak sularıyla beslendiği için oldukça serin ve temiz bir denize sahip. Tüm gününüzü geçirebileceğiniz bu bölgede, kendinizi Akdeniz’in doğasına bırakabilir ve tatilin tadını çıkarabilirsiniz.
Kaputaş Plajı’na giriş için herhangi bir ücret ödemeniz gerekmiyor. Plajda bulunan işletmeden şezlong ve şemsiye kiralayabilirsiniz. Yine aynı şekilde, plajda ücretsiz duş ve soyunma kabini de bulunuyor.
Büyüleyici Mavilik: Kekova
Kekova, özellikle mavi turların en çok ziyaret ettiği yerlerin başında geliyor. Bölgede muhteşem bir tarih ve eşsiz doğal güzellikler sizi bekliyor. Kaş’tan tekne turlarıyla kolayca ulaşabileceğiniz bu bölge, hem tarihi hem de doğasıyla en iyi korunmuş bölgelerden biri olarak kabul ediliyor. Kekova, birinci dereceden sit alanı olma özelliğine sahip.
Kekova’yı ziyaret ettiğinizde, antik dönemlerde yaşanan depremler sonucu sular altına kalmış bir şehrin kalıntılarını da görebilirsiniz. Dilerseniz, bu kalıntılar arasında yüzebilir, dalış etkinliklerine katılarak suyun altındaki gizemli dünyayı keşfedebilirsiniz.
Kaş’a biraz uzak mesafede olsa da bir gününüzü Kekova’ya ayırmanız tavsiye ediliyor. Şahit olacağınız doğal güzelliklere ve etkileyici tarihe hayran kalacağınıza emin olabilirsiniz.
Bölgenin Sevimli Yüzü: Kaleköy
Eski Adı Simena olan Kaleköy, Kekova’ya geldikten hemen sonra karşınıza çıkacak. Oldukça popüler bir turistik destinasyon olan Kaleköy, buna rağmen tüm güzelliklerini ve özgün yapısını iyi şekilde korumayı başarmış durumda.
Kaleköy’de aynı zamanda bir antik kent de bulunuyor. Likya döneminin önemli şehirlerinden biri olan Simena’da farklı eserleri, antik tiyatroyu ve kaya mezarlarını ziyaret edebilirsiniz. Bölge, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Kaleköy’de kusursuz bir manzara da sizi bekliyor olacak. Denizin tüm tonlarına şahit olabileceğiniz manzara, özellikle gün batımında muhteşem bir görsel şölen sunuyor. Bu beldeyi ziyaret ederken fotoğraf makinenizi yanınızda getirmeyi unutmamalısınız.
Tarih Severler İçin: Demre
Demre, Kaş ve çevresinde gezilecek yerler arasında ön plana çıkan bir diğer nokta. Kaş’tan yaklaşık bir saat süren bir yolculukla ulaşabileceğiniz Demre, bölgenin tarihi dokusunu daha yakından tanıma fırsatı veriyor. Akdeniz medeniyetlerine dair pek çok ize, sayısız tarihi esere ev sahipliği yapan Demre’yi mutlaka görmelisiniz.
Demre’de, dünyaca ünlü Noel Baba Kilisesi’ni programınıza eklemenizi tavsiye ederiz. Dünyanın her yerinden ziyaretçi çeken bu kilise, Noel Baba’nın defnedildiği yer olarak biliniyor. Noel Baba olarak bilinen Aziz Nicholas, buraya defnedildikten sonra, kemiklerinin korsanlar tarafından İtalya’ya kaçırıldığı düşünülüyor.
Likya Medeniyeti’nin en önemli şehirlerinden biri olarak kabul edilen Myra Antik Kenti de Demre’ye geldiğinizde görmeniz gereken yerler arasında yer alıyor. Likya’nın yönetiminde birden fazla oy hakkına sahip şehirlerden olan Myra, bölgenin ne kadar köıklü bir tarihe sahip olduğunu net olarak gösteriyor.
Bölgede aynı zamanda oldukça kapsamlı bir müze de mevcut. Andriake ve Likya Uygarlıkları Müzesi’nde, bölgeden çıkarılan pek çok eser sergileniyor. Eğer Kaş ve çevresinin köklü tarihini yakından tanımak istiyorsanız, bu müzeyi de mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Uçsuz Bucaksız Kumsallar: Patara
Kumsal denildiği zaman Akdeniz’de akla gelen ilk yerlerden biri olan Patara Plajı, bölgenin kesinlikle görülmesi gereken doğa harikalarının başında geliyor. Kusursuz bir atmosfere sahip olan bu plajda, uçsuz bucaksız bir kumsalda denize girebilir ve keyifli vakit geçirebilirsiniz.
Patara Plajı, aynı zamanda Caretta Caretta kaplumbağalarına da ev sahipliği yapıyor. Eğer şanslıysanız, nesli tükenme tehlikesi altında olan su kaplumbağaları ile birlikte yüzebilirsiniz.
Plajda aynı zamanda kum zambağı adı verilen endemik bir bitki bulunuyor. Nadir görülen bu bitki koruma altında tutuluyor ve koparılması kesinlikle yasak. Bölge halkının anlattığı hikayelere göre, kum zambağının gören kişilere şans getirdiğine inanılıyor.
Patara Plajı, plaj boyunca karşınıza çıkacak kum tepesi formasyonlarına da sahip. Adeta bir çöldeymiş gibi hissedeceğiniz plajda, özellikle gün batımında muhteşem bir manzara ile karşılaşacaksınız. Kaş’ta gezilecek yerler arasında, muhteşem güzellikleri ile ilk sıralarda bulunan Patara Plajı’nı kesinlikle ziyaret etmelisiniz.
Patara Plajı’na ek olarak, bölgeye çok yakın konumda bulunan Patara Antik Kenti’ni de programınıza dahil edebilirsiniz. Akdeniz’in tarihini çok yakından görmenizi sağlayacak olan bu muhteşem antik kent, yine Likya Medeniyeti’nden kalan ve günümüze ulaşan eserlere ev sahipliği yapıyor. Kent, aynı zamanda Roma döneminden kalan bazı mimari yapılar da barındırıyor.
Patara’ya ulaşabilmek için yaklaşık 40 dakikalık bir yolculuk yapmanız yeterli. Plajda sadece denize girmekle kalmayıp, aynı zamanda deve ve atla gerçekleştirilen turlara katılabilir, eğlenceli fotoğraflar çekebilirsiniz.
Yaz Sıcağında Serinleyin: Saklıkent Kanyonu
Saklıkent Kanyonu, Kaş ve çevresinde gezilecek yerler arasında ön plana çıkan cazibe merkezlerinden biri olarak tanımlanıyor. Yaz sıcağında bile serinleyebileceğiniz, kendinizi doğanın kollarına bırakarak çok iyi vakit geçireceğiniz bu kanyonda tüm gününüzü harcayabilirsiniz.
Saklıkent Kanyonu, yaklaşık olarak 14 kilometrelik bir uzunluğa sahip. Kanyonda doğa yürüyüşü yapabileceğiniz gibi, akan serin suların etrafında yer alan işletmelerde yemek yiyebilmeniz de mümkün.
Kanyon, aynı zamanda Türkiye’nin en güzel rafting parkurlarına da ev sahipliği yapıyor. Eğer adrenalin içeren sporlardan hoşlanıyorsanız, bölgede yer alan ve her seviyeye uygun olan bu parkurlarda rafting etkinliklerine katılabilirsiniz. Saklıkent Kanyonu, özellikle rafting parkurları ile dünyanın her yerinden ziyaretçi çekiyor. Eğer özel bir sebebiniz yoksa, Saklıkent Kanyonu’nda mutlaka bu deneyime şahit olmalısınız!
Saklıkent Kanyonu, Kaş kent merkezinden yaklaşık olarak bir saatlik mesafede ziyaretinizi bekliyor.
Komşuyu Unutmayın: Meis Adası
Yunanistan’a bağlı olan Meis Adası, Kaş’ta gezilecek yerler arasında listelenmeyi hakediyor. Kaş kent merkezinden sadece iki kilometre mesafede bulunan bu şirin adaya tekne turlarıyla gidebilmeniz mümkün.
Kapıda vize uygulaması olan adaya, günlük düzenlenen feribot turları ile ulaşabilmek mümkün. Şehirleşmeden uzak kalan ve oldukça keyifli sokaklara sahip olan bu şirin adada çok iyi vakit geçireceğinize emin olabilirsiniz.